YÖK Taslağına TÜGED Görüşü

Yüksek Öğretim Kurumunun ‘YENİ YASA’ olarak yapmış olduğu çalışmaları tebrik ediyoruz. Eğitimci bir STK olarak bizimde görüş ve önerilerimize yer verirseniz memnun oluruz.
Mevcut yüksek öğretim sisteminin gündeme alınması,milletimizin beklentileri ve sivil toplum kuruluşların görüş ve önerilerine de yer verilmesi son derece önemsediğimizi özellikle belirtmek istiyorum.
1982 Anayasası ile YÖK’ün kuruluşu,Üniversitelerimizi getirdiği yer tartışılacak durumdadır.Dünya üniversiteleriile karşılaştırıldığında ilk 500’de bir veya birkaç Üniversitemiz dışında yer almamız,söz söylemeye hacet bırakmamaktadır.
Yüksek öğretim sistemini değiştirmeye,ideal bir zeminde geliştirmeye karar vermek,ülke insanı ile genciyle ve akademisyenleriyle tanıştırma adına atılacak bütün adımları desteklemeyi öncelikle borçlarımızdan biri olarak görüyoruz.
Üniversitelerimizin bilimle buluşmasına,özerk bir şekilde,bilgi ve yeni teknolojiler üretmesine öz değerlerimizle geleneklerimizle buluşturmak için TÜGED olarak bizde varız.
Üniversitelerimizin sanayi ile ortak projeler üreten,yeni teknolojilere uyum sağlayan,kılık ve kıyafet serbestliğinin hem öğrenciler,hem de öğretim üyeleri ve çalışanları için uygulanmasını talep ediyoruz.
Üniversiteler kapılarını sivil toplum kuruluşlarına açmalı ve ortak projeler üretmelidirler.
EĞİTİM VE TEKNOLOJİ
Üniversitelerimizin büyük bir kısmında ‘’Kara Tahta ve Tebeşir ‘’kullanılarak eğitim verilmektedir.Sınıflarda ‘’Akıllı Tahta ve Tablet ‘’uygulamasına başlanmalı ve günümüz Teknolojisine uygun eğitim sistemine hızlıca geçilmelidir.
ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ
Mevcut üniversitelerimizde Üniversite – Sanayi işbirliği yeterli gözükmemektedir.
Öncelikle Üniversitede göreve başlayacaköğretim görevlisi ve öğretim üyelerinin en az beş yıl sanayide çalışmış olması tercih edilmelidir.Mevcut durumda öğretim görevlilerive üyeleri daha çok teorik dersler anlatmakta,uygulamalar gerçekleşmemektedir.
Öğretim üyelerinin yükseltilme kriterlerinde Üniversite – Sanayi işbirliği projeleri dikkate alınmalıdır.
ÖĞRETİM GÖREVLİLERİ VE ÖRETİM ÜYELERİ MAAŞ DURUMLARI
Öğretim üyeleri ve öğretim görevlileri, asistanlar dahil maaş ve ders ücretleri yoksulluk sınırının çok altındadır.
Bu durumda Eğitimin kalitesi düşer yüksek nitelikli öğretim üyeleri üniversitede görev yapmaz.Yasanın çıkması beklenmeden önce ivedikle öğretim görevlileri ve öğretim üyelerinin ücretleri (maaş) yükseltilmelidir.
ULUSLAR ARASI ÖĞRENCİLER
Türkiye’deki Üniversitelerde öğrenim gören yabancı öğrenci sayısı burslu öğrenciler dahil, 30.000 civarındadır.Türkiye’den yurt dışına Üniversite öğrenimi görmek için giden öğrenci sayısı ise 100.000 civarındadır.Bunun nedenleri araştırılmalı ve yabancı öğrencilerin sayısının ivedikle artırılması için YÖK olarak çalışma yapmak gerekiyor.
Uluslar arası öğrencilerle ilgili yaptığımız çalışmalarda aşağıdaki tespitleri yaptık.
Yabancı öğrenciler için YÖS sınavı iptal edilmiştir.Ancak her üniversite kendisi için öğrenci alma kriterleri getirmiştir.Ayrıca her bir yabancı öğrenci her üniversiteye ayrı ayrı başvuru yapması gerekiyor.Her bir üniversiteye ön kayıt parası olarak ücret ödenmektedir.Üniversitelerin yabancı öğrenciler için harçları çok farklılık arz etmektedir.Bu durum yabancı öğrencileri çok zorlamaktadır.Yeni yasa’da yabancı öğrencilerin Üniversitelere yerleştirilmesi yüksek öğretim kurumu tarafından sağlanmalıdır.
YABANCI ÖĞRENCİLERE TÜKÇE EĞİTİMİ
Türkiye’de uluslar arası (yabancı) öğrencilere özellikle burslu gelen öğrencilere Türkçe hazırlık eğitimi Ankara Üniversitesi TÖMER tarafından verilmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına uygun özel dershanelerin bir kısmı da TÖMER açmışlardır. Ancak Ankara Üniversitesi MEB onaylı Türkçe diplomaları kabul etmemektedir.
Yabancı öğrencilere yönelik Türkçe hazırlık kursları Ankara Üniversitesi tekelinden çıkarılmalı,rekabet ortamı olması için özel dershaneler ( MEB onaylı) TÖMER‘lere de izin verilmesinin daha doğru olacağına inanmaktayız.
KANUN TASLAĞI
Kanun taslağı seçim ve atama sistemine endekslenmiş, bir akademik ruh, heyecan ve topluma entegrasyon yok.Neredeyse yarısı seçim ve atama sistemi ile döner sermaye ve disiplin esasları ile yürütülmektedir.Teknoloji kelimesi sadece 10 yerde geçiyor. İnovasyon ve AR – GE kelimeleri kanunda hiç geçmiyor. Özerklil sadece 3 yerde mevcut. Bu nasıl Üniversite özerkliği?
Modern, kalkınmış, gelişmiş kelimelerine kanunda hiç yer verilmemiş, genel anlamdakanun,akademik ruhtan,özgürlük ve özerklikten,gelişmişlik ve inovasyon dan teknolojiden çok uzak.
Eğer Üniversitelerde reform yapılmak, Üniversitelere kaynak aktarılmak, öğretim üyelerinin ve öğrencilerin imkanları artırılmak isteniyorsa, siyasetinde devreye girmesi gerekir.
İlk öğretim okullarında, sınıflarda akıllı tahta ve projeksiyon cihazları yaygınlaşırken,öğrencilerine ücretsiz tablet dağıtılıyor.
Üniversiteler özelliklede Meslek Yüksek Okulları çaresizlik içinde kıvranıyor.
Üniversite öğretim üyelerine cüz’i maaş ödeyip, onların geçimlerini sağlamak için dışarıda ek iş yapmaya zorluyoruz.
168 Üniversiteyi Bakanlar Kurulunda temsil edecek bir Bakan maalesef mevcut değil Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile YÖK ilişkisinin ne düzeyde olduğu, neler yaptığı ise çoğumuzun bilgisi dışında,adeta bir sır.
Anayasanın 130 – 131 ve 132. Maddeleri derhal değiştirilmeli, Yüksek Öğretim Bakanlığı kurularak Üniversitelere Bakanlar Kurulunda temsil hakkı getirilmelidir.
Böylece Üniversitelerinde devletin kurumları olduğu, bilimin gelişmesi ve meslek edindirmenin daha rasyonel bir hale getirilmesi gerektiği, Üniversitelerde reformun şart olduğu, siyaset tarafından da bilinmiş olacaktır.
Dünya üzerinde, Üniversitesi kötü olduğu halde kalkınmış bir ülke olmadığı gibi, Üniversitesi gelişmiş ancak kendisi geri kalmış bir ülkede yoktur. Bu köklü değişiklik neticesinde 2547 ve bununla ilgili yaralarda bir an önce güncellenecektir.
Ülkemizde 168 Üniversite var.Fakülte sayısı ise 1.000’in üzerinde.Bütün bu Fakültelerin Dekanlarını anayasayla kendisine verilen yetki çerçevesinde YÖK atıyor.
YÜKSEK ÖĞRETİM BAKANLIĞI KURULMALI
Anayasanın 130,131 ve 132. Maddeleri değiştirilmeli, Yüksek Öğretim Bakanlığı kurularak, Üniversitelere Bakanlar Kurulunda temsil hakkı getirilmelidir.
Böylece Üniversitelerinde devletin kurumları olduğu, bilimin gelişmesi ve meslek edindirmenin daha rasyonel hale getirilmesinin gerektiği siyaset tarafından da bilinmiş olacaktır.
130,131 ve 132.Maddeler çok gereksiz ayrıntılar içeriyor. Bakanlıklar bile Kanunla kurula biliyorken YÖK’ ün Anayasa ile kuruluyor olması, hatta üyelerinin hangi usullerle seçileceği bununla da yetinmeyip Rektör ve Dekanların kim tarafından seçilip atanacağı da Anayasa ile düzenleniyor.
Saygılarımızla
Yrd.Doç.Dr. İbrahim ERDOĞAN
TÜGED Genel Başkanı